Osteoporoz Tanısıda Kantitatif Ultrason Kemik Taraması

miniGünümüzde hala daha ciddi bir toplum rahatsızlığı olan Osteoporoz kemik yoğunluğunun yaygın azalmasıdır. Zayıflayan kemikler travmalara karşı da hassas hale gelirler . Kaburga, kalça, el bileği gibi bölgelerde hafif travmalarla kırıklar oluşabilir. Osteoporozdan korunma, olması durumunda ise erken teşhisi ve tedavisi önemlidir. Yaşlılığa bağlı veya kadınlarda menapoz sonrası hormon değişimlerine bağlı olarak osteoporoz sıklıkla gelişebilir.  Kemik yoğunluğundaki azalmalar kırık olma riski açısından değerlendirilir.

Kantitatif Ultrason (KUS)  tekniği özellikle son birkaç yıldır bir kemik tarama yöntemi olarak kullanılmaktadır.  KUS ultrasonik dalgaların katı cisimlerin (kemik) içinden geçerken uğradığı  fiziksel değişiklikler esas alınarak geliştirilmiş bir yöntemdir. Kemikten ultrason geçişinin mineral yoğunluğu ile iyi bir korelasyon sağladığı gösterilmiştir. KUS ile SOS (Speed of Sound-ses hızı) ölçülebilmekte buna bağlı olarak T-score ve Z-score belirlenebilmektedir.

KUS parametreleri yaşla azalma göstermektedir. KUS kemik yoğunluğu ile uyumlu olması yanı sıra kemik kalitesi hakkında da fikir edinilmesini sağlayabilmektedir. Bir cismin
elastik modülü arttıkça ultrasonun o cisimdeki ileti hızı da artmaktadır. Elastisitenin
az olması kemik dokusunun sağlamlığı ile kompakt oluşuyla doğru orantılıdır.
KUS radyasyon alımının olmaması ve kolay uygulanabilmesi nedeniyle avantaj sağlamaktadır. KUS hamilelerde de uygulanabilmektedir.

Beammed Miniomni cihazıyla kantitatif ultrason kemik taraması hastanın ön kol kemiğinden ( radius ) yapılabilmektedir. Ölçülen ses hızı (SOS) değerleri ile belirlenen T-score & Z-score  ile osteoporoz ve kırık riski değerlendirilmektedir.

KUS ile kırık riski tespit edilen hastalara osteoporoz tedavisi başlanmakta tedavi süreci 3-6 aylık kısa dönemlerde kemik taramaları ile kontrol edilebilmektedir.

Spor, Terleme ve Mineraller

water-620x320Özellikle sıcak havalarda yapılan vücut egzersizleri esnasında dört litreye kadar terleme olabilmektedir. Ter ile birlikte içerisindeki mineral oranına göre kayıplar olabilmektedir. Bu açıdan olumsuz etkilenmemek için egzersiz yapanların bu konuda bilgili olması gıda takviyesi ihtiyacını belirlemede faydalı olacaktır. Vücudumuz birçok mineral için düzenleme mekanizmalarına sahiptir. Böbrekler elektrolit dengesini sağlamada görev üstlenirler. Elektrolit kaybı arttığı zaman böbrekte tutulum artar. Buna rağmen alım az ise bu minerallerin vücudumuzda eksikliği söz konusu olacaktır.  Böbrekler dışında ter bezelermiz ve kemikler de mineral konsantrasyonlarının düzenlenmesinde görev alırlar. Kandaki mineral oranları düştüğü zaman. ter bezelerinden atılan miktar düşürülür.  Bu arada kalsiyumun depolandığı kemikler bu mineralin kan seviyesi düşmesi durumunda salınımı artırırlar. Gıdalarla yeterli kalsiyum alınmaması durumunda kemik yapısı zayıflayacaktır. Özet olarak bu düzenleyici mekanizmalardan bahsettikten sonra vücudumuz için önemi olan 21 mineral olduğunu söyleyebiliriz. Bunların bir kısmı eser ( çok az miktarda ) mineraller olup terdeki miktarları ile ilgili bilgiler yeterli değildir.  Bunun dışında terdeki mineral konsantrasyonları kişiden kişiye değişebilmektedir. Örneğin iyi kondisyona sahip atletlerde terdeki mineral oranları farklı olabilir. Özellikle sodyum, potasyum ve kalsiyum üzerinde durmak faydalı olacaktır. Çünkü terlemekle bu minerallerin vücutta eksikliği ortaya çıkabilir. Atılımın günlük alım ihtiyacını geçtiği durumlarda risk ortaya çıkar. saltSodyum vücudumuz için önemli bir mineraldir. Günlük sodyum alımı ihtiyacı yaklaşık 4 gramdır. Sodyum emilimini %90 üzeri olduğunu   düşünürsek günlük olarak 3,6 gram alım olduğunu söyleyebiliriz. Ter içerisindeki sodyum oranı litrede 0,23- 1,7 gram arasında değişmektedir. 4 litre ter ile günlük sodyum alımı üzerinde kayıp olabilir. Bu açıdan sodyum kritik öneme sahiptir. Sodyum dışında kalsiyum ve demir minerallerinde de terlemeye bağlı vücutta eksik meydana gelebilir. Özellikle sporcular açısından kan sodyum seviyesi oldukça önemlidir. Terlemekle kan konsantrasyonlarında azalma ve akut semptomlar gelişebilir. Kan sodyum seviyesinin düşmesi ile kas güçsüzlüğü, yorgunluk hissi, sara nöbeti ve nadiren ölüm meydana gelebilir.  Genellikle diyetle ortalama tuz alımı 2-5 gr arasında değişmektedir. Ter ile sodyum kaybı özellikle sıcak havalarda birkaç saat içerisinde gerçekleşebileceğinden mutlaka göz önünde bulundurulması gereken bir husustur. Bir litre ter kaybına 1 gr tuz ( yarım çay kaşığı ) alımı tavsiye edilebilir. Tuz katısı vücudun rehidrasyonuna da katkı sağlar. Terlemekle eksikliği oluşabilecek bir diğer mineral Kalsiyumdur. Kalsiyumun ter konsantrasyonu 28mg/L dir. Kalsiyumun bağırsak emilimi düşük bir mineraldir. Diyetle alınan 500mg kalsiyumun yaklaşık 150 mg ‘ı emilebilir. Terlemekle ortaya çıkan kalsiyum eksikliği kemiklerdeki kalsiyum deposu sayesinde semptom vermez ancak uzun vadede osteoporoz gelişimini hızlandırabileceğinden düzenli egzersizle ter kaybı olan sporcuların kalsiyum katkısı alması önemlidir. Aşırı terleme ile sıvı ve mineral kayıpları kas kramplarına da yol açabilir. Düzenli spor yapanların bu açıdan yeteri miktarda karbonhidrat, kalsiyum, magnezyum ve potasyum almaları tavsiye edilebilir. Diyet katkısı olarak bazı durumlarda kalsiyum, magnezyum, demir, çinko, manganez alımı da gerekli olabilmektedir. Çoğu mineral spor sonraki diyetle desteklenebilir . Sodyum ise egzersiz esnasında eksikliği çıkabileceğinden ve semptomlar oluşabileceğinden mutlaka göz önüne alınmalıdır.