
Yangı, vücudun doğal bir savunma mekanizmasıdır. İnflamasyonun başlangıcı genellikle bir yaralanma, enfeksiyon veya doku hasarıyla tetiklenir. Bu tetikleyici faktörler, vücudun hücresel sinyal mekanizmalarını harekete geçirir ve immün yanıtın başlamasını sağlar. İnflamasyon, kızarıklık, şişlik, ağrı ve bazen fonksiyon kaybı gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Bu belirtiler, inflamasyonun oluştuğu bölgedeki kan akışının artmasından ve immün ( bağışıklık ) sistemi hücrelerinin o bölgeye doğru hareket etmesinden kaynaklanır.
Yangının temel aşamalarından biri vasküler aşamadır. Bu aşamada, kan damarları genişler ve kan akışı artar. Bu, inflamasyonun olduğu bölgeye daha fazla besin ve immün hücrelerin taşınmasını sağlar. Daha sonra, hücresel aşamada, beyaz kan hücreleri (örneğin, nötrofiller ve makrofajlar gibi) enfeksiyonla mücadele etmek için inflamasyon bölgesine göç eder. Bu hücreler, patojenleri yok etmek veya hasarlı doku parçalarını temizlemek için işlev görür.
İnflamasyonun kontrol altına alınması da önemlidir. Bu süreci düzenleyen birçok molekül ve hücresel mekanizma vardır. Örneğin, anti-enflamatuar sitokinler (örneğin, interleukin-10) ve steroid hormonlar inflamasyonu bastırmaya yardımcı olur.
Ancak, kronik inflamasyon durumunda, vücut sürekli olarak enflamatuar yanıtla mücadele edebilir. İnflamasyonun kontrolsüz bir şekilde devam etmesi kronik hastalıklara yol açabilir. Kronik inflamasyon, birçok kronik hastalığın altında yatan bir faktör olabilir, örneğin, kalp hastalığı, diyabet, obezite ve bazı kanser türleri gibi. Bu nedenle, inflamasyonun kontrol altına alınması ve kronik inflamasyonun önlenmesi sağlık açısından önemlidir.
Ortopedik rahatsızlıklar ve spor yaralanmaları, günlük yaşamı etkileyen ve tedavi gerektiren yaygın durumlardır. Bu durumlar genellikle ağrı, hareket kısıtlılığı ve iyileşme sürecinde zorluklar gibi sorunlara neden olabilir.
Bel fıtığı, omurganın alt kısmında yer alan omurlar arasındaki disklerin zayıflaması veya hasar görmesi sonucu oluşan bir durumdur. Disklerin dış tabakası zayıflayarak içerisindeki jel benzeri maddenin dışarı doğru fırlamasına neden olur. Bu durum çevre dokulara baskı yaparak ağrıya, uyuşmaya ve hatta bacaklarda güçsüzlüğe yol açabilir.



