Diz Ekleminde Menisküs

Diz eklemini oluşturan 3 kemik bulunmaktadır. Uyluk (femur), bacak (tibia) kemiği ve önde diz kapağı (patella) kemiğidir.

Diz eklem yüzleri birbirlerine çok uygun olmadığı için diz eklemi; eklem bağları(ligamentler) ve kıkırdak yapıdaki menisküslerle güçlendirilmiştir. Diz ekleminin önemli yapılarından olan menisküsler iç ve dış olmak üzere iki adettir. İç menisküs daha çok C – harfine benzerken, dış menisküs daha çok O- harfini andırır. Menisküsler fibroelastik kıkırdak yapısında olup kollajen, proteoglikan, glikoprotein ve hücresel elementler içerir. Yapısının yaklaşık %65-75’i sudur. Bu yapısıyla kemik yüzeyini örten kıkırdaktan daha elastiktir. Şok emici özelliği oldukça fazladır. Menisküsler ayrıca diz eklemini oluşturan kemiklerin yüzeylerinin daha uyumlu bir araya gelmesini sağlar. Bu şekilde yükün daha dengeli dağılması mümkün olur. Menisküsler çapraz bağlarla birlikte eklem stabilizasyonunda rol alır. Menisküsler ortalama 1cm genişliktedir. Kalınlığı ortalama 5mm olup eklem merkezine doğru azalır. Eklemin merkezine doğru olan %75 lik bölümler eklem sıvından beslenir. Bu nedenle yırtık veya zedelenmelerinin kendiliğinden iyileşme kapasitesi düşüktür. Eklemin dış kısmına yakın olan %25 lik menisküs bölümlerinin kanlanması diz atar damarlarından geldiği için kendiliğinden iyileşme kapasitesi de daha iyidir.

Deri : Vücudumuzun Koruyucu Dış Duvarı

İnsan Derisi

Deri bedenimizi mekanik, kimyasal ve biyolojik dış etkilere karşı koruyan en büyük organıdır ve yaklaşık 2 m2 alanı kapsar. Deri vücudumuzu bakterilere, su kaybına, güneş ışınlarına, fiziksel ve kimyasal etkilere karşı korur.Terleme ile su, tuz ve bir miktar artık atılır.Deri vücut su dengesini ve ısısını düzenler, vücudun kurumasını engeller, ter bezleri vasıtası ile zararlı maddeleri atar, solunuma yardımcı olur. Deri önemli bir duyu organıdır. Mekano/ termoreseptörler ve serbest sinir uçları ile derimizle dokunur ve hissederiz.

Deri, üst deri ve alt deri olmak üzere iki kısımda incelenir:

a. Üst deri (epidermis): Örtü epitelinden oluşur. Epidermiste kan damarları ve sinirler bir de ter bezleri yoktur.

b. Alt deri (dermis): Üst derinin altındaki tabakadır. Burada kan damarları, sinirler, duyu reseptörleri, kıl kökleri, elastik ve kollajen lifler, düz kaslar, ter ve yağ bezleri bulunur. Alt deride dokunma, basınç, sıcaklık ve ağrı gibi duyuları alan reseptörler bulunur. Derinin duyu organı olarak kabul edilmesi bu reseptörler nedeniyledir.

Ev Kazası Tehlikesine Dikkat

Dünya geneli ile birlikte ülkemizi de etkisi altına alan COVID19 ( Koronavirüs ) salgını nedeniyle binlerce insan evlerinde kapalı hale gelmiştir. İnsanların esas mesleklerini yapamaz hale gelmesi ve belki de uzun zamandan beridir ihmal etmiş oldukları ev/bahçe işlerine yönelmiş olmaları bazı tehlikeleri de ortaya çıkarmıştır. Virüs salgını nedeniyle evlerimizde bulunmamız toplum sağlığı açısından çok önemlidir. Salgınlarda sağlık servilerine başvuruları azaltmak ve bu şekilde sağlık sisteminin yüklenmesinin önlenmesi amaçlanmaktadır. Ev kazaları, konutun içinde ya da bahçe, garaj gibi çevresinde oluşan kazalardır. Sıklığı ülkeler ve yaş gruplarına göre değişmekle beraber sık görülmeleri, ölüm ve sakatlıklara yol açmaları, önlenebilir/kontrol edilebilir olmaları nedeniyle önemli bir halk sağlığı sorunudur. Ev kazalarının, trafik ve iş kazalarına göre sayısal olarak daha fazla olduğu düşünülmektedir. En sık görülen ev kazaları düşmeler, aşırı ağır kaldırma/ zorlanma neticesi bel takılmaları , yabancı cisim (göz, kulak, solunum yolu ) , kesi yaralanmaları, yanıklar ve zehirlenmelerdir. Kaza oluşumunda güvensiz çevre koşulları ve güvensiz davranışlar önemlidir. Ev kazaları riski tüm toplum için var olmakla birlikte, 5 yaş altı çocuklar, yaşlılar ve kadınlar daha büyük risk altındadır.  Ev kazalarının önlenmesi için azami gayret sarf edilmesi ve ev güvenlik önlemlerinin arttırılması özellikle salgın nedeniyle evde bulunduğumuz bu dönemde daha da önem kazanmaktadır.

Bisiklet Sürmenin Biyomekaniği

Modern bisikletin 19. yüzyılın ikinci yarısında icadıyla birlikte insan gücünün bir ulaşım aracını ilerletmek için kullanılması mümkün olmuştur. İnsanın bisiklet sürmek için kaslarını kullanması dünya tarihi için büyük bir buluştur. Son yüzyıl içerisinde bisiklet önemli gelişme göstermiş , günümüzde de yaygın olarak ulaşım aracı, spor ve eğlence amaçlı kullanılmaya devam edilmektedir. Bisiklet sürmenin biyomekağiniğinin anlaşılması tıp araştırmalarının da konusu olmaya devam etmektedir. Bisikletin hareket etmesini ve vücudun bisiklet üzerinde dengesini sağlayan kasların rolününün anlaşılması yanında bu hareket esnasında çevresel ve ergonomik etmenlerin etkisinin bilinmesinde de fayda vardır. Bisiklet sürerken vücut üç noktada bisiklete temas etmektedir. Ellerin dümenle , pelvisin selle ile ve ayakların pedallarla teması söz konusudur. Hareketin sağlanması özellikle bacak kasları ile mümkün olurken gövde ve üst ekstremite kasları stabilizasyonun sağlanmasına katkı yapmaktadır. Bisiklet sürmenin biyomekaniği bisikletin çeşidine göre ve çevresel faktörlerle etkilenebildiği gibi vücudun hareket esnasındaki pozisyonuna göre de etkilenebilmektedir. Bisiklet sürmenin biyomekaniğinin anlaşılması bisiklete bağlı gelişebilecek ortopedik bazı rahatsızların teşhisini kolaylaştırması yanında bunların önlenmesinde ergonomik bazı tedbirler için de ışık kaynağı olacaktır. 

Kalça Ağrısı (Koksalji)

Kalça ağrısı, hastanın ağrıyı tarif ettiği bölgeler göz önünde bulundurularak, ön, dış yan ve arka kalça ağrısı şeklinde sınıflandırılabilir. Ayrıca, başka sistem rahatsızlıklarında da yansıyan kalça ağrısı yakınması olabilir.

Kalça ekleminde ağrı nedeni olabilecek çok sayıda hastalık arasında ayırıcı tanı yapabilmek için, hastanın değerlendirilmesine öncelikle iyi bir klinik öykü sorgusuyla başlanmalı, ardından klinik öyküdeki mevcut pozitif bulgular üzerinden, sistematik bir fizik muayene ile ayırıcı tanı yelpazesi daraltılmaya çalışılmalıdır. Kalça eklem kireçlenmesi (koksartroz) diz ve kalça ekleminden sonra üçüncü en sık görülen dejeneratif eklem tutulumudur.  Osteoartroz özellikle 60 yaş üstü ve kadınlarda daha sık görülmektedir.

Klinik öykü sorgusu ve fizik muayene ardından, röntgen ve yumuşak doku ultrasonografi değerlendirme ile tanıya yönelmek hata yapma ihtimalini de en aza indirecektir. Kalça ağrısı tanımlanan hastada fizik muayeneye başlamadan önce mutlaka ayrıntılı klinik öykü sorgulaması yapılmalıdır. Hastanın ağrı ile birlikte şikâyetlerinin ve semptomlarının tanımını yapması istenmelidir. Semptomların süresi, devamlı ya da aralıklı olup olmadıkları sorgulanmalıdır. Ortaya çıkış şekli, lokalizasyonu, şikayetlerin spesifik hareket ya da işlerle ilişkisi, kalça ağrısının ana semptom olup olmadığı, mekanik semptomların varlığı, şikayetler nedeniyle fiziksel ya da gündelik aktivitelerin etkilenip etkilenmediği sorgulanmalıdır.