Bisiklet Sürmenin Biyomekaniği

Modern bisikletin 19. yüzyılın ikinci yarısında icadıyla birlikte insan gücünün bir ulaşım aracını ilerletmek için kullanılması mümkün olmuştur. İnsanın bisiklet sürmek için kaslarını kullanması dünya tarihi için büyük bir buluştur. Son yüzyıl içerisinde bisiklet önemli gelişme göstermiş , günümüzde de yaygın olarak ulaşım aracı, spor ve eğlence amaçlı kullanılmaya devam edilmektedir. Bisiklet sürmenin biyomekağiniğinin anlaşılması tıp araştırmalarının da konusu olmaya devam etmektedir. Bisikletin hareket etmesini ve vücudun bisiklet üzerinde dengesini sağlayan kasların rolününün anlaşılması yanında bu hareket esnasında çevresel ve ergonomik etmenlerin etkisinin bilinmesinde de fayda vardır. Bisiklet sürerken vücut üç noktada bisiklete temas etmektedir. Ellerin dümenle , pelvisin selle ile ve ayakların pedallarla teması söz konusudur. Hareketin sağlanması özellikle bacak kasları ile mümkün olurken gövde ve üst ekstremite kasları stabilizasyonun sağlanmasına katkı yapmaktadır. Bisiklet sürmenin biyomekaniği bisikletin çeşidine göre ve çevresel faktörlerle etkilenebildiği gibi vücudun hareket esnasındaki pozisyonuna göre de etkilenebilmektedir. Bisiklet sürmenin biyomekaniğinin anlaşılması bisiklete bağlı gelişebilecek ortopedik bazı rahatsızların teşhisini kolaylaştırması yanında bunların önlenmesinde ergonomik bazı tedbirler için de ışık kaynağı olacaktır. 

Dizde Osteoartrit ( Kireçlenme) İçin Bisiklet İyi Mi ?

bisikletDizde osteoartrit halk arasında diz kireçlenmesi olarak bilinen çok sık rastlanılan dejeneratif bir rahatsızlıktır. Osteoartrit aslında hemen her eklemde tutulum yapabilir. Rahatsızlık dünyada milyonlarca insanı etkilemektedir. Dizde ağrı, şişlik, hareket kısıtlılığı, uzun süre dinlenmeler sonrası hareketle azalan eklem sertliği gibi şikayetler olmaktadır. Osteortrit nedeniyle iş gücü kayıpları sık görülen bir durumdur. Bu nedenle önemli bir toplum sağlığı sorunu olarak da kabul edilmektedir. Halk arasında kullanılan eklem kireçlenmesi tabiri aslında yanlış bir ifadedir. Osteortrit önceleri eklem hiyalin kıkırdağının biyokimyasal yıkımı ve aşınması olarak düşünülmüştür. Ancak günümüzde biliyoruz ki eklem zarı ve kıkırdak altı kemik doku dahil tüm eklem etkilenmektedir. Bu açıdan eklemi bir organ olarak bütünsel görmek yerinde olacaktır. Tanı fizik muayene ve röntgen bulgusu ile konur. Tedavi şekli ise hastanın şikayetlerinin derecesi , sosyal- kültürel yaşam biçimi ve hayat kalitesinin ne derece etkilendiğine göre bireysel düzenlenmelidir. Konzervatif tedaviler önceliklidir. Ancak altta yatan risk faktörlerinin de belirlenmesi  önemlidir.  Primer osteortrit genellikle 65 yaş üzeri çeşitli derecelerde ortaya çıkabilir.  Hastaların %80-90 oranında şikayeti olmayabilir. Risk faktörleri arsında ileri yaş, şişmanlık, geçirilmiş travmalar, aşırı uygunsuz kullanım , genetik , romatizmal hastalıkları  sayabiliriz. Egzersiz genel metabolizmayı dengeleyici etkisi yanında kemik ve eklem yapıları besleyen, kasların kuvvetlenmesini sağlayan en önemli unsurlardandır. Bisiklet kullanımı diz kireçlenmeleri için uygun bir egzersiz olarak düşünülebilir. Önemli olan bisikletin vücuda göre uygun ölçülerde olması ve sella yüksekliğinin doğru ayarlanmasıdır. Bisiklet tipi ve zemin de göz önüne alınmalıdır.